Şirketlerin uzun yıllardır anlamakta zorlandıkları dijital değişim; yazılım geliştirme süreçleri, teknik altyapılar ve iş yönetim süreçleri kadar, çalışanların tasarımla ilgili algıları da radikal bir değişim oluşturdu. Olaya estetik kavramı girince tasarımın da sanatla olan bağı, gün be gün aile seviyesine yükselirken; tasarım kendini bambaşka bir yere taşıdı, serpildi ve etki alanını revize etti. Beklenenden biraz uzun sürdü ama olsun. Kendisiyle ilgilenenlerin kulaklarına “Bir sorununuz var galiba, beni çözmek için kullanabilirsiniz. Tasarım sadece renk, form, simge veya sembollerden oluşan bir kompozisyon bütünü ya da düşüncelerin dışavurumundan ibaret değildir. Tasarım, insanları ve onların yaşadıkları sorunları anlamanızı, çözüm üretmenizi ve tabi ki böylelikle daha fazla değer yaratmanızı mümkün kılar.” diye fısıldamaya başladı. Neyse ki bunun üzerinden 40 yıl geçti ve hala bu düşünceler devam ediyor.
Tasarım aşamalarını sistemleştirerek, asıl amacın problem çözmeye odaklanılmasını sağlayan sisteme DesignOps, “Design Operations” denir. Tasarım sürecini optimize ederek, daha çok tasarım odaklı düşünce üzerine yoğunlaşan bu stratejinin çıkışı DevOps sistemi ile gerçekleşmiştir. DevOps, Agile prensibinden esinlenerek ortaya çıkan, “Development” ve “Operations” kelimelerinden oluşmuş bir sistemdir. Ekiplerin birbirleriyle sürekli iletişim içinde olmasını sağlamak ve hızlı üretim yapılabilmesi için sistemi optimize bir hale getirmeyi amaçlar.
Peki ya dijital transformasyon nasıl tasarımı çevrelemeye başladı?
IDC’nin yayınladığı, en net açıklama içerikli 3. Platform infografiği, dijital transformasyonun özetini sunuyor.
Sunucular; programlar aracılığıyla bilgi sundukları kullanıcıların, dijital transformasyon evrim ilişkisini anlatan bu grafikteki 3.Platform, milyarlarca kullanıcının mobil cihazlar ile uygulamalar üzerinden, bulut bilişime, büyük veriye ve her saniye artan ve gelişen sosyal platformlara bağlanabilmek için nasıl bir mental değişimin zorunlu olduğunu gösteriyor. Grafik, zamanında ellerden kıskanılan, yere göğe sığdıramayan, gürültülü ama asla sarsılmayacağından emin olunan emektar sunucunun; 3. Platform düzleminde, her biri 0’dan 100’e en fazla 3 saniyede çıkabilen rakipleriyle gireceği yarışta, start düzlüğünde yok olup hayatına bir obje olarak devam edebileceğini garantiliyor. Çünkü yere göğe sığdırılamayan sunucumuza artık sadece bir web sitesi ve onun 10bin kullanıcısı değil, 15 farklı servis, milisaniyeler içerisinde 1 milyon bağlantı talebiyle bağlanmak istiyor. Artık web büyük bir değişim ve aynı büyüklükte hızla gelişim sağlamakta. Sunucumuz değişmeli.
DesignOps’un doğumuna olanak sağlayan DevOps’un ortaya çıkışı da bu sunucuyla ilgili aslında. DevOps’un 3.Platform’a kattıklarını anlamadan DesignOps’u anlayabilmenin de mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Milyarlarca kullanıcının, milyonlarca uygulama aracılığıyla içeriği talep ettiği bir dünyada bilgi yönetim sistemlerinin düzenlenebilmesi adına otomasyonları, hızlı entegrasyonu ve ulaştırmayı hedeflemeleri, bu doğrultuda da üretim sisteminde yer alan insanların arasındaki bilgi paylaşımını kolaylaştırması, bilgiye erişimin engellenmemesi adına, şeffaflığı yükseltmesi kadar doğal bir tercih olamaz. AWS, Docker, Azure ve Kubernetes anahtar kelimelerinin içeriğini oluşturduğu DevOps kavramı bu ihtiyaçtan ortaya çıktı. DevOps’un ortaya çıkışı, Design kavramını da beraberinde getirdi. Dijital transformasyondaki 3. Platformun doğuşunun DevOps’un doğumunu hızlandırması gibi, DevOps da DesignOps’a ön ayak oldu.
DesignOps, kullanıcıların uygulamalar üzerinden, üzerine bir de stabil olmayan bağlantılarla her yerden bilgiye ulaşabilmek istediği bir dünyada, bambaşka kaynaklarda, bambaşka deneyim isteklerine yanıt vermek isteyen tasarımcıların kullanıcıya ulaşabilecekleri bakış açısına verilen isimdir. Tasarımla değer yaratma çabalarına getirilen bir yeniden pozisyonlama önermesidir. Daha fazla değer oluşturabilmek aracılığıyla, iş hedeflerinin ve hizmet sağlananların masaya getirdiği problemleri çözümleyebilmek için tasarımı, bu problemleri ortadan kaldırma yöntemi olarak ele alınacaksa, tasarım süreçlerindeki kaynakların birlikte nasıl çalıştıklarına, işleri nasıl ilerlettiklerine ve tamamladıklarına, son olarak da üretilen yeni modelin nasıl bir etki oluşturduğunu ölçümlemeye odaklanılmalı. Bu odakla elde edilen tasarımın, 3.Platform’un beklentilerini karşılamakta güveni kuvvetlendireceğini gösteren oldukça güçlü örnekler mevcuttur. Örneğin; Tesla, Apple, AirBnB, Amazon. Büyük markalar ne kadar uçuk örnekler olsa bile başlangıçta aşağıdaki yeteneklere sahip ekiple ilerleyerek bu noktalara geldiklerini göz ardı etmeyelim;
- Araştırmaların dogmatik olmaması için “empati kurabilme”
- Verinin daha kolay paylaşılabilmesi için “verileri sentezleyip hikayelendirebilme”
- birlikte düşünebilip tartışabilmek için “görsel düşünme”
- Statülerin geçersiz olduğu bir “çalıştay” oluşturulmalı her fikrin değeri için
- Üretim maliyetlerinin optimize edilebilmesi ve analizler için “prototip üretme ve simüle edebilme”
gibi özellikleri sahip bir ekip DesignOps kavramına hızlı uyum sağlayabileceği için marka değerini yükseltmekte zorlanmazlar.